Tulle Dime

Tulle Dimensions. Gerçek ya da kurgu muydu, yoksa gerzek ve karga mıydı?

23 Aralık 2010 Perşembe

Konusu Olmayan Yazı

Bu yazının hiçbir konusu yok. Valla nereye gidecek bende bilmiyorum. Bugün bir yardım kuruluşunda da çalışmaya başladım. Gönüllülük esasına dayanan ama kendi alanım olan "yazı" ile ilgili bir görev üstlendim. Şöyle ofis ortamına göz attığım zaman girişte aradığım sinyali gördüm. İlgili olduğum birimin bulunduğu kata çıkarken birinin "Genel Müdürüm" diye hitap ettiği kişi ile asansör kapısında karşılaştık ve buyrun hanımefendi diye önceliği bana verdi. (Not: Kısa bir görüşme için uğradığımdan ve akabinde antreman yapmaya gideceğimden dolayı eşofmanlarımla gitmiştim.)
Oldukça keyifli, ve yıllar sonra dönüp baktığımda da aynı keyifle hatırlayacağımı düşündüğüm deneyimler yaşayacağımı zannediyorum. (Farklı alanda ama benzer amaçla edindiğim başka deneyimlerin gerçekten beynimin salonunda çerçevelenmiş halde duruyor hala.)
Diğer işimden de memnunum. Yabancılarla çalışmak daha keyifli, hem de pratik oluyor.
Bir de şu okul olursa sanırım esas istediğim yere doğru hızlı bir tura çıkacağım:)
Gazetelere göz attım önce, takip ettiğim birkaç yazar dışında keyif vermedi okuduklarım. Bugün önümde oturan kadın geldi aklıma. "Yok Türkler gerizekalıymış, yok demokrasi bizim millete large geliyormuş."
Neye hasretim biliyor musunuz? Sadece "Ben" diye başlayan cümlelere.
- Ben şöyle düşünüyorum
- Ben bugün .....
Sarmal halinde aynı sorunsalın önüme gelmesi garip. Yine geçtiğimiz ay katıldığım bir "edebiyat" atölyesinin ilk dersinde "konunun insanlar şöyledir böyledir" e gelmesi sonucu yaşadığım diyalog sonrasında orada bulunanların arasından telefon bahanesi ile kaçtım. Bir daha da dönmedim. Diyaloğun kırpılmış hali şu şekilde idi:
Öncesinde insan ahlakı üzerine cafcaflı laflar havada uçuştuktan sonra bunu en çok yapan hanıma sordum:
- Buraya geldiğimden beri insanların nasıl olması gerektiğini dinliyorum. Şimdiye kadar kimse "ben" ile başlayan bir cümle sarf etmedi. Halbuki ben buraya sizleri tanımaya, sizlerden feyz almaya geldim. Gerçekten bu kadar mı kamiliz ki, başka insanların nasıl olması gerektiği hakkında bu kadar kesin konuşabiliyoruz?
Hanım bana dönerek: ( direkt ona sormamıştım ama onun cevaplayacağını biliyordum:))
- Ne demek istiyorsunuz, açık konuşun?
- Gayet açık konuşuyorum hanımefendi. İsterseniz daha net olayım. Siz o kadar kamil bir kişimisiniz ki, "ben" ile ilgili tek cümle sarf etmeden başka insanların gerekliliklerinden bahsedebiliyorsunuz? Daha açık sorayım siz nasıl birisiniz?
- Ben .... müsteşarlığında .... 'ım! dedi yine aynı gafletle. Üzerine diyecek lafım kalmadı, sonrasında yine aynı tarz örnekler verebileceğim konuşmalar olunca (mesela birisi "haklısınız aslında BİZ de sizin gibi düşünüyoruz ama insanlar... deyince yine ahahhaha) ben de tedbili mekandaa ferahlık vardır lafına uyarak kaçıkaçıverdim...
Diyeceğim şu: İnsanlar ....hahahhah Ne diyeyim ki? Seviyorum burayı.
Neyse, toparla Mürsel hop!
Bu ve benzeri durumlar aslında şu andaki seçimlerimde rol oynuyor sanırsam. Uzun zaman önce "kurumsal" şirketlerden vazgeçeliberi, zamanımı kendimin ayarlayabileceği bir hayat modeli üzerinde daha çok duruyorum.   Zaman ne gösterir bilemem, şimdilik bir şikayetim yok...
Şu düşünceyi somutlaştırma deneyine inancım artmaya başladı ondan bir düşüncemi daha somutlaştırmak istiyorum.
Yeni Zelanda bekle beni!

0 inandım inanmadım kuyuya taş atayım diyenler: